Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Ziyareti

Alman İmparatoru II. Wilhelm'in Ziyareti

110822647_n.jpg?_nc_ht=instagram.fsaw1-1.fna.fbcdn.webp

Alman İmparatoru II. Wilhelm'in 1898 yılında İstanbul'a gerçekleştirdiği ziyaretini, İkdam gazetesi o günün İstanbul manzarasını da tasvir ederek şöyle anlatıyor:

"(...) İmparator Wilhelm'in İstanbul'a geleceği gün şehirde yoğun bir trafik yaşanıyordu. Tranvaylar hıncahınç doluydu. Bilet memurları, Tünel'in Beyoğlu tarafından gelen ahaliye bilet kesmekte sıkıntı çekiyordu. Binlerce insan Yüksekkaldırım'dan sahile iniyordu. Karaköy'ün manzarası ise daha başkaydı. Galata Köprüsü'nün üzeri âdeta insan seli gibiydi. Karaköy'den Tophane'ye giden caddede, yürümek mümkün değildi. Her tarafta insandan başka bir şey görünmüyordu. Kadınlar rengârenk çarşafları ve şemsiyeleriyle ayrı bir manzara oluşturuyorlardı. Denizdeki manzara ise daha başkaydı. Burun buruna gelmiş sandal ve istimbotlardan deniz görünmeyecek bir haldeydi. İmparatorun yatı Kumkapı'ya geldiğinde, etrafta Osmanlı ve Alman marşları çalınıyor, alkışlar ve "Yaşa" sesleri duyuluyordu.

İmparator ve imparatoriçe yatın kaptan köşkünde kıyıya el sallayarak halkı selamlıyorlardı. Dantellerle süslü beyaz bir elbise giymiş olan imparatoriçenin başında tüylü bir şapka vardı; imparator ise amiral üniforması giymişti. Top atışlarıyla birlikte Dolmabahçe Sarayı önlerine gelen gemiler şamandıraya bağlandığında, rıhtımda bekleyen Bahriye Nazırı Hüsnü Paşa, padişahın yaveri Fuad Paşa, Hariciye'nin teşrifat muavini Galip Bey, misafirleri karşılama töreni için yata çıktılar. Wilhelm ve imparatoriçe, Dolmabahçe Sarayı'nın rıhtımına çıkarken Sultan Abdülhamid elini imparatoriçeye uzatarak rıhtıma inmesine yardımcı oldu. Wilhelm ve eşi rıhtıma çıktıklarında, II. Abdülhamid, imparatorla dostça el sıkıştı. Bu sırada Muzika-yı Hümayun, Alman Marşı'nı çalıyor, Karakol gemisinden, Herta ve Hella gemilerinden top atışları yapılıyor; rıhtımdaki askerler de misafirleri selamlıyordu. Dolmabahçe Sarayı'nın gerek deniz tarafında, gerekse kara tarafında toplanan İstanbul halkının, "Padişahım çok yaşa!" ve "Çok yaşa imparator ve imparatoriçe!" sesleri çevrede yankılanıyordu."
 

Recommended Similar Threads

Abbasî Halifesi, Sofyanın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâra yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu. Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız...
Cevaplar
0
Görüntüleme
518
Gulam, İslam devletlerinde kölelerden oluşan, hükümdarı korumakla görevli olan askeri birliklerdir. Osmanlı İmparatorluğunda kapıkulu askerleri olarak devam etmiştir. Gulam, kelime itibarıyla...
Cevaplar
0
Görüntüleme
425
Osmanlı Klasik dönem savaş düşüncesinde,stratejik fakat etkili bir yapılanma vardır. Sefer, Anadolu tarafına ise Rumeli Beylerbeyi sağ,Anadolu sol cenahta, Rumeli tarafına ise Anadolu Beylerbeyi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
688
Orhan Gazi otuz üç yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmaz, baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecek, nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Candan sohbet...
Cevaplar
0
Görüntüleme
976
Bir gün IV. Murad sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkânın önünde dururlar. Dükkân son derece kötü bir durumdaydı ve dericinin hali ise içler acısıydı. İhtiyar derici...
Cevaplar
0
Görüntüleme
859
Kanuni Sultan Süleyman, Haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla sefere çıkmıştı. Ordu, ağır ağır ilerliyordu. Yol dar, hava çok sıcak olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçerken...
Cevaplar
0
Görüntüleme
746
İktidarları dönemlerinde birçok defa kuşatılarak alınamayan, padişahlara bıkkınlık veren 8 bin 336 kilometrekarelik Girit adası, iki padişah döneminde yirmi dört yıl içinde defalarca kuşatıldı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Devrin ailesi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde şehre girer. Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe valiyi selamlar. Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında...
Cevaplar
0
Görüntüleme
769
19. Yüzyılda Almanyanın Mülheim şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasındada Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene nehrin Almanlardaki tarafına geçip mahsulün tümünü...
Cevaplar
0
Görüntüleme
884
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazi Topkapı Sarayına karşılık, yıkılışımızın işareti olan Versay taklidi Dolmabahçe Sarayı Avrupadan alınan borç para ile 9 ton altın ve 41 ton gümüş...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Üst Alt