Osman Gazi, İnegöl, Karacahisar Tekfurlarını safdışı bıraktıktan, Göynük ve Tarakçı Yenicesi'ni de aldıktan sonra. çarpışmalara bir süre ara vererek ordusunu kuvvetlendirdi. Bu arada Bilecik kolayca ele geçirebilirdi. Fakat Kayı aşireti bölgeye ilk geldiği zaman Bilecik Tekfuru ve halkından yardım gördüğü için Osman Bey onlara saygılı ve dostça davranıyordu. Hatta Köprühisar Tekfuru Bilecik Tekturuna saldırınca Osman Bey yardıma koşmuş ve Köprühlsar Tekfurunu yenmişti.

Osman Bey'in bu yardımından çok memnun oıan Bilecik tekfuru, ona ve maiyetine bir ziyafet vererek, büyük bir kral ya da imparatormuş gibi, Osman Bey'e hilat giydirmiş, çok değerli armağanlar vermişti. Ama, büyüklenerek el öptürmek de istemiş ve en büyük hatasını yapmıştı. Osman Bey bu tavrından sonra onu artık himaye etmemek, ona iyilik etmemek kararını aldı. Çünkü o, haddini bilmiyordu.

Köse Mihal kızını çok büyük bir düğün yaparak evlendirmiş, bu düğüne Osman Bey'i ve bütün tekfurları davet etmişti. Tekfurlar değerli saçılar (armağanlar) getirdiler. Fakat Osman Bey'in saçıları hepsinden daha çok ve daha değerliydi.

Tekfurlar Osman Bey'e zaten düşman idiler. Bu kadar çok hediyeyi kendilerini küçük düşürmek için getirdiğini sandılar. Birbirlerine "Bu Osman'ın tutumu o ki, burada hiç birimizi komak istemez. Onu yok etmenin bir çaresini mutlaka bulmalıyız" dediler. Sonunda bu işi, içlerinde en kurnazı ve hilecisi bilinen Bilecik Tekfuruna havale ettiler. En güçlüleri de O idi.

Bilecik Tekfuru "Osman'ı yok etmek" teklifini kabul etti ve bunun için asla şüphe uyandırmayacak bir plan hazırladı:
Bilecik Tekfurunun oğlu ile Yarhisar Tekfurunun kızı nişanlı idiler ve o günlerde düğünleri yapılacaktı. Plana göre Düğüne Osman Bey'de davet edilecek ve orada öldürülecekti.

Osman Bey, büyüklenerek el öptürmeye kalkan Bilecik Tekfuruna kırgınlığını, hiddetini belli etmemiş, saygılı davranıyor görünmüştü. Düğün için daha okuyucu (davetiye Okuyucusu) gelmeden büyük bir koyun sürüsü gönderdi. "Tekfur kardeşim bu koyunları düğün için katına gelenlere yedirsin. İnşallah ben de vardığım zaman saçıyı ileteyim, onlara layık neyimiz var ki, ama fakirane varalım hidmet edelim" dedi.

Bilecik tekfuru koyun sürüsünü almış, sevinmişti. Köse Mihal'i Osman Bey'e okuyuculuğa (davet yazısını okumaya) gönderdi. Bir hayli de altın, gümüş ve avadanlık yolladı. Köse Mihal davet mektubunu gelirdi. Mutad merasimle okudu ve sonra da Osman Bey'e gizlice tekfurun kendisi için hazırladığı komployu anlattı.

Osman Bey Köse Mihal'i ugurlarken. büyük kalabalığın arasında ve herkesin duyabileceği bir sesle şöyle dedi:
"Mihal Bey kerdeşim, tekfura b)enden selam et. De ki: Her yıl zahmetimizi çekegelmişlerdir. Germiyanoğlu ile olan düşmanlığımız kendileri tarafından bilinmektedir. Bu yıl da zahmetimizi çeksinler. Şu günlerde yaylaya çıkacağız. Anamın ve benim eşyacıklarımızı yine kaleye gönderelim. Daima muhafaza edicimiz onlardır. Eşyamız onların emanet hareminde olsun ki, biz de bu tarafta düşmandan emin olarak düğüne hizmet edelim. Ayrıca kaynanam ve hatunum da tekfurun anası ile buluşmak, bilişmek isterler. Buyururlarsa düğüne onları da getirelim."

Köse Mihal'den bu cevabı dinleyen tekfur çok sevindi, "Türk, bütün kadını, erkeği, malı ve rızkı ile pençeme giriyor, bu işin ardını bırakmamak gerek" dedi ve Köse Mihal'i tekrar göndererek, "Düğün filan gün yapılacaktır, lütfedip teşrif buyurursanız elbette göçünüzü de (yaylaya çıkarken bırakılacak ağırlık) getirebilirsiniz." diye mutabakatını bildirdi.

Osman Bey bır teklifte daha bulundu: "Bizim halkımız sahraya alışıktır. Bllecik dar yerdir. Madem ki hatunlarımız da gelecek, düğünü genişçe bir yerde yapsınlar, böylece uzaktakiler de şenliği görür" dedi. Tekfur bunu da makul bularak düğünün ÇakırPınar denilen yerde yapılmasını kararlaştırdı.

Günü gelince güya kaleye bırakılacak eşyayı taşımak için öküz arabaları hazırlandı. Kaleye girecek eşyaların öküz arabalarına ya da öküzlere yüklenmesi, bunlarında kaleye ancak kadınları tarafından sokulması adet idi. Eşyalar, çuvallara, keçelere sarılırdı. Ama bu defa keçe ve çuvallara eşya yerine cesur, güçlü ve becerikli savaşçılar konmuştu. Bunlar düğün akşamı kaleye vardı ve karanlık çökerken kadınlar tarafından içeri sokuldu. Kadınların bir kısmı kadın kıyafetine girmiş askerlerdi.

Öte yandan Osman Gazi'de, kadın kılığına soktuğu yiğitlerle düğün yerine hareket etti. Aynı gün ve akşam karanlığında ÇakırPınar'a gelmiş ve tekfurda adamlarıyla birlikte onu karşılamıştı. Osman Bey, yanındaki kadın kılığına girmiş yiğitleri tekfura göndererek "Kardeşim tekfur, bu hatunları lütuf ve kerem eyleyerek bir iyice yere kondursun ki oradaki tekfurları görüp utanmasınlar." dedi.

Tekfur, Osman Bey'in kadınları kimse görmesin diye akşam karanlığında gelmek istediğini sandı. Onlara gerçekten güzel bir yer gösterdi. "Türk'ün eşi, avradı, insanı, eşyası kolaylıkla elime geçti, hepsini kendi eliyle gönderdi" diyor planın çok iyi gittiğini düşünüyordu. Ama Osman Bey'in planı da çok iyi gidiyordu. Zaman ve yer iyi ayarlanmış, işaretler iyi tespit edilmişti.

Osman Bey ve mahiyeti saygı ile karşılandı. Düğün başlamış ziyafet hazırlanıyordu. Rumlar'ın çoğu şimdiden sarhoştu ve kalede çok az kişi bırakmışlardı "Göç ağrılığı" olarak kaleye giren yiğitler, karanlıktan yararlanıp çuvallardan çıkmış, silahlanmış, muhafızları kılıçtan geçirmiş, dışarıda bekleyen Türk askerlerinede kale kapılarını açmışlardı. Yıldırım hızı ile yola çıkan haberci, düğün yerine gelmiş Osman Bey'e kaledeki görevin yerine getirildiği işaretini vermişti.

Osman Bey ve Köse Mihal bu işareti alır almaz yağız atlarına atlayıp, düğün yerinden uzaklaşırken durumu, "Osman Bey kaçıyor!" diye tekfura bildirdiler. Planını uygulama fırsatı bulamayan tekfur askerlerine emir vererek Osman Bey'in peşine düştü. Onu askersiz, halkından uzak bir yerde yakalayacak, mutlaka öldürecekti.

Bilecik'e yakın bir yerde Kaldırak denilen mevkide Osman Gazi'ye yetişti. Osman Gazi tekfurun böyle hareket edeceğini tahmin etmiş ve onu Kaldırak'a kadar getirmişti. "Osman'ı yakaladım" dediği yerde Türk askerleriyle karşılaşınca tuzağa düştüğünü nihayet anlamış, askerine çekilme emri vermişti. Fakat bu defa da kadın kılığına giren yiğitlerin arkadan gelerek kaçış yolunu tuttuklarını gördü. Tekfur ve askerleri Osman Bey'le Köse Mihal'in peşinden gidince, düğün kalabalığına derhal hakim olmuş sonra da atlanarak Kaldırak'a gelmişlerdi. Kaldırak, tekfur ile askerlerine mezar oldu.

Osman Bey bundan sonra planın ikinci bölümünü uygulamaya koyuldu. Ilgarla at sürüp düğün yerini bastı. Oradan hemen Yarhisar'a yürüdü. Sabaha karşı bu hisarı da ele geçirdi. Aynı saatlerde Turgut Alp, İnegöl kalesine yürümüş, kaleyi ele geçirmiş, tekfuru ve ganimetleri alarak dönmüştü (1298).

Osman Bey Bilecik kalesini kendisine başkent yaptı. Zaten artık bey değil, devlet başkanı idi. Göçebelik sona ermiş, yerleşik hayat başlamış bulunuyordu. Bundan sonra Bizans kalelerini birer birer ele geçirecek, bir yandan da, Anadolu'daki beylikleri kendisine katmaya Orta Asya'dan gelen soydaşlarıyla Türk nufusunu arttırmaya çalışacaktı. Öyle oldu.

Temmuz 1302'de 5000 kişilik Bizans ordusunu yendi ve Koyunhisar'ı zaptetti. Birkaç yıl sonra (1306'da) Ulubat, Kestel ve Kete kalelerini ele geçirdi. 1315'e kadar Koçhisar, Akhisar, Geyve, Tekfurpınarı, Lüblice, Hisarcık, Yenikale, Karagöz, Yanıkçahisar ve daha birkaç küçük hisar zaptedildi.
 
Son düzenleme:

Recommended Similar Threads

Preveze Deniz Zaferi, 28 Eylül 1538 tarihinde gerçekleşen önemli bir deniz muharebesidir. Bu savaş, Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal İttifak (çoğunlukla Avrupanın Katolik deniz güçlerinden oluşan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
371
I. Kosova Savaşı veya Birinci Kosova Meydan Muharebesi, Sultan I. Murad önderliğindeki Osmanlı ordusu ile Sırp kumandanı Lazar Hrebelyanoviç önderliğindeki çok uluslu Balkan ordusu arasında 28...
Cevaplar
0
Görüntüleme
261
Karlofça Antlaşması, 26 Ocak 1699 tarihinde Osmanlı ile başlarında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu bulunan diğer Kutsal İttifak devletleri (Avusturya, Venedik ve Lehistan) arasında imzalanmış...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Tanzimat Fermanı, Türk tarihinde Batılılaşmanın ilk somut adımıdır. 3 Kasım 1839da Sultan Abdülmecid döneminde Hariciye Nazırı Koca Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur. Gülhane Parkında...
Cevaplar
0
Görüntüleme
826
Tanzimât Dönemi, Osmanlı İmparatorluğunda 1839 yılında, Sultan Abdülmecid döneminde Tanzimât Fermânı olarak bilinen Gülhane Hatt-ı Şerifinin okunmasıyla başlayan modernleşme ve yenileşme...
Cevaplar
0
Görüntüleme
530
İnebahtı Deniz Muharebesi, 7 Ekim 1571 tarihinde Osmanlı Devleti ile Haçlı donanmaları arasında, Korint Kıstağında, İnebahtı yakınlarında yapılan deniz muharebesidir. Sultan II. Selim dönemindeki...
Cevaplar
0
Görüntüleme
551
Osmanlı ordusu Eylül 1596’da Eğri Kalesi’ni kuşatmaya devam ederken, Arşidük Maksimilyan kumandasında büyük bir Avusturya ordusu Türklerle savaşmak için Haçova’ya doğru yürüyüşe geçmişti. Bu...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Sinan Paşa beşinci defa sadrazamlığa geldikten dört ay sonra ölmüş, yerine Damad İbrahim Paşa getirilmişti. Bu sırada Avusturyalılar ileri hareketlerine devam etmekteydiler. Sultan III. Mehmed her...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Murad Gazi Rumeli fetihlerini planlar ve bu planlarını uygularken, Anadoluda müessif bir olay meydana geldi. Bu, oğlu Savcı Beyin ayaklanması olayı idi. Murad Han Gazi, kendisi Rumelide...
Cevaplar
0
Görüntüleme
648
Rumelide kazanılan her zafer Türklerin batıya doğru ilerlemelerine ve yayılmalarına sebep oluyordu. Artık Bulgar Krallığının Osmanlı hakimiyetini tanımaktan başka çaresi kalmamış görünüyordu...
Cevaplar
0
Görüntüleme
577
Üst Alt