Kız Kulesi

Kız Kulesi

Kız Kulesi, Istanbul, 19th Century (643).webp

İstanbullu bir Rum olan araştırmacı Evripidis’in anlattığına göre Asya sahillerinin bir çıkıntısı olan kara parçası zamanla sahilden kopmuş ve Kızkulesi’nin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuştur. Kızkulesi’nin üzerinde yer aldığı kayalıktan ilk kez M.Ö. 410’da söz edilir. Bu tarihte Atinalı komutan Alkibiades, Boğaz’a girip çıkan gemileri denetlemek ve vergi almak amacıyla bu küçük ada üzerine bir kule inşa ettirir. Sarayburnu'nun bulunduğu yerden, kulenin bulunduğu adaya zincir gerilir ve kule böylece Boğaz’ın giriş ve çıkışlarını kontrol eden bir gümrük istasyonu halini alır. Bundan yıllar sonra yani M.Ö. 341’de Yunan Komutan Chares, kulenin bulunduğu adacığa eşi için, mermer sütunlar üzerine bir anıt mezar yaptırır.

M.S. 1110’lara gelindiğinde ise bu küçük adacığın üzerindeki ilk belirgin yapı (kule), İmparator Manuel Comnenos tarafından inşa ettirilir. 1143 – 1178 yılları arasında hükümdarlık süren İmparator Manuel, şehrin savunmasına yardım için iki tane kule yaptırmıştır. Bunlardan birini Topkapı Sarayı’nın sahiline diğerini ise Kızkulesi’nin bulunduğu yere inşa ettiren İmparator Manuel, hem düşman gemilerini Boğaz’a sokmamak, hem de ticaret gemilerinin gümrük vergisi vermeden geçişine engel olmak için, iki kule arasına zincir bağlatmıştır.

Daha önceleri zaman zaman harap olan ve onarılan Kızkulesi, İstanbul’un fethi sırasında Venedikliler tarafından üs olarak kullanılır. Sultan Fatih İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans’a yardım etmek için Venedik’ten Treviziano komutasında gelen bir filo burada üstlenmiştir. Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet bu küçük kaleyi yıktırır ve yerine taştan, etrafı mazgallarla çevrili küçük bir kalecik yaptırır ve buraya toplar yerleştirir. Kaleye konulan bu toplar, liman içindeki gemiler için etkili bir silah olmuştur.

Ancak kule, Osmanlı döneminde savunma kalesi olmaktan çok bir gösteri platformu olarak kullanılmış ve Mehterler burada top atışları ile birlikte nevbet okumuşlardır. Bugün gördüğümüz kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları Fatih devri yapısıdır.

Osmanlı dönemi boyunca Kızkulesi’nin onarılarak ya da yer yer yeniden yapılarak yaşatıldığı bilinmektedir. 1510 yılında meydana gelen ve “küçük kıyamet” olarak anılan depremde İstanbul’daki pek çok yapı gibi Kızkulesi de büyük hasar görmüş, kulenin onarımı Yavuz Sultan Selim döneminde gerçekleştirilmiştir. Çevresinin sığ olması sebebiyle 17. asırdan sonra kuleye bir de fener konulmuştur. Bu tarihten itibaren kule, artık bir kale değil bir deniz feneri olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Kuledeki toplar da bu dönemde artık korunma için değil, merasimlerde selamlama için atılıyordu. Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden sonra tahta geçmek için İstanbul’a gelen Şehzade Selim, Üsküdar’dan geçerken, Kızkulesi’nden atılan toplarla selamlanmıştır.

Bundan sonra uzun süre tahta geçen her Padişah için bu selamlama yapılarak, Padişah’ın tahta geçişi top atışları ile halka duyurulmuştur. 1719 yılında fenerde yağ kandilinin rüzgâr etkisiyle etrafı tutuşturmasından dolayı çıkan yangın ile iç kısmı tamamen ahşap olan kule yanmış, 1725 yılında şehrin Baş Mimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından kapsamlı bir onarımdan geçirilmiştir. Bu onarım sonrası kule, kurşun kubbeli ve fener bölümü de kagir ve camlı olarak restore edilmiştir. Ardından 1731 yılında kulenin feneri ile top mazgalları ve diğer yerleri yeniden onarımdan geçmiştir.

Kule, 1830-1831'de ise, kolera salgınının şehre yayılmaması için karantina hastanesine dönüşür. Daha sonra 1836- 1837'de görülen ve 20-30 bin kişinin öldüğü veba salgını sırasında hastaların bir kısmı burada kurulan hastanede tecrit edilmiştir. Kızkulesi’nde tesis edilen bu hastanede uygulanan karantina ile salgının yayılması önlenmiştir. Kızkulesi’nin Osmanlı dönemindeki son büyük onarımı II. Mahmud döneminde yapılmıştır.

Kule’nin bugünkü şeklini veren 1832-33 yılındaki tadilat sonrasında, ünlü hattat Rakım'ın yazısı ile Kızkulesi’nin kapısının üzerindeki mermere Sultan II. Mahmud'un tuğrasını taşıyan bir kitabe yerleştirilir.

Osmanlı-barok mimari tarzında yapılan bu restorasyonda, kuleye dilimli kubbe ve kubbe üzerinden yükselen bayrak direği ilave edilir.

Kaynak: Login • Instagram
 

Recommended Similar Threads

Osmanlı tarihinin her döneminde yardıma gerçekten ihtiyacı olan yoksullarla, yardıma ihtiyacı olmayanlar arasında bir ayrım yapılmıştır. Özellikle dilenciler konusunda böyle bir ayrıma sıklıkla...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Osmanlıda minareleri süsleyen mahyalar, Ramazan aylarının vazgeçilmez geleneklerinden biriydi. İlk mahyanın ne zaman kurulduğu hakkında kesin bir bilgi olmamakla beraber 1578’de İstanbul’a gelen...
Cevaplar
1
Görüntüleme
845
Sultan Murad Han Gazi, bir yandan fetihlere devam ederken, öte yandan Anadoluda birliği sağlamaya ve bunu mümkün olduğu kadar kan dökmeden gerçekleştirmeye çalışıyordu. Germiyanoğulları...
Cevaplar
0
Görüntüleme
820
“Ağlamaktan gözüm çıkıyor… Ne şekl derttir kimse bilmez. Allah emanet olsun bulasın… Biz zarı zarı feryat ederiz… Bize yazık değil mi? Allahtan korkmaz mısın?… Beni seversen buna bir çare bulasın...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Osmanlıda Ramazan Bayramı isimli bu yazı, Ramazan-ı Şerif’i ayrı bir coşkuyla karşılayan, yaşayan Osmanlıların, bayramı nasıl kutladığına dair bilgiler vermek amacıyla eklenmiştir. Ayrıca...
Cevaplar
0
Görüntüleme
488
Çirmen Zaferinden sonra Türkler Makedonyanın tamamını tehdit etmeye başladılar. Attika Yarımadasında at koşturuyor, Adriyatik kıyılarını kontrol altında tutuyorlardı. Bunun sonunda Sırbistan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
658
Osman Gaziden sonra tahta çıkan Orhan Gazi, küçük yaşından itibaren babasının yanında bir cengaver olarak yetişmişti. Bilim hocası Şeyh Edebali, kılıç hocası ünlü kumandan Akça Koca idi. 1281de...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Osman Gazi, Bey olmadan önce de savaşlara katılmış, yeni toprakların kazanılmasında babasının en bOyük yardımcısı olmuştur. Fakat asıl savaşların, fetihlerini, Bey olduktan sonra, 43 yıl süren...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Yalnız Türk tarihinin değil, bütün dünya tarihinin en büyük, en muhteşem imparatorluklarından biri Osmanlı İmparatorluğudur. Dünyanın en uzun ömürlü hanedanı, yine 623 yıl devam eden Osmanlı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Üst Alt