Osmanlı'da Sahaflık

Osmanlı'da Sahaflık

802786947_n.jpg?_nc_ht=instagram.fsaw1-4.fna.fbcdn.webp

Fatih Sultan Mehmed’in bilim ve sanata olan yakın ilgisi, İstanbul’un fethinden sonra sahaflığın gelişmesini sağladı. İstanbul’da ilk sahaflar, Fatih Camisi müştemilatı içinde dağınık bir şekilde yer almaya başladı. Ayasofya ve Eyüp Sultan’da da sahaflar çarşısı kuruldu. Bu dağınık yapılanma, Kapalıçarşı’nın inşasıyla düzene girdi. 1458 yılında Kapalıçarşı’nın en iyi yeri sahaflara ayrıldı. İç bedestende kuyumcular tarafındaki kapıdan girip, sağ kapıdan çıkıldığında, bugün halı ve kilim satılan dükkânların kapladığı yer sahaflar çarşısı idi.

Osmanlı döneminde sahaflık itibarlı ve kârlı bir iş haline gelmişti. Evliya Çelebi, Seyahatname adlı eserinde Kapalıçarşı’daki Sahaflar Çarşısı’nda 50 dükkân olduğunu, 300 kişinin çalıştığını yazar. Sahaflar çarşısı, 1458’den 1894’ye kadar, 436 yıl boyunca Kapalıçarşı’da kaldı. 1894 yılından itibaren ise Beyazıt’taki bugünkü yerinde hayatını sürdürüyor. 120 yıllık Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nın tarihine yol aldığımızda, Kapalıçarşı döneminin büyük yeri olduğunu görürüz. Kapalıçarşı’da değerli kitapların alınıp satıldığı Sahaflar Çarşısı’nda salı ve cuma günleri kitap müzayedeleri yapılırdı. Kitap sevenler için bu günlerin ayrı bir önemi vardı. Müzayedeye çıkarılması istenilen kitaplar önce sahaflar kâhyasına getirilir, o da değerini tam verebilmek için konusunda uzman kişilerin bilgisine başvurur, ardından satışa çıkarılırdı. Eski İstanbul yaşantısında sahaflar çarşısı, kültür merkezi olduğu kadar, bilgi alışverişlerinin de yapıldığı ortamlardı. Kitap meraklılarının, yazarların, bilim adamlarının sık sık uğradıkları, sohbet ettikleri, edebi ve ilmi yerlerdi.

Sahafların çevresinde hattatlar, mücellitler, müzehhipler, kâğıtçılar, kalemtıraşçılar, mürekkepçiler toplanmıştı. Osmanlı'da sahaflık, genellikle babadan oğula geçer ya da usta-çırak yöntemiyle gelişirdi. Çünkü sayfalık, başlı başına uzmanlık gerektiren bir işti. Günümüz kitapçıları veya kitabevleri, kitap hakkında derin bilgi sahibi olmasa da bu işi yapabilir. Sahaflığınsa kitap satmaktan çok öte bir iş olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.

Bir sahafın kitaba değer biçebilen, meraklısına yol gösteren, cesaretine heves aşılayan, kitabın özetini yapan, orada yoksa nerede bulabileceğini söyleyebilen biri olması gerekir. Bu yönüyle sahaflar bir nevi bibliyograftır. Günümüzde bu özelliğin sahaflar içinde ne kadar yaygın olduğu tartışılsa da, sahaflık mesleği geçmişte bu inceliklere sahipti.
 

Recommended Similar Threads

Abbasî Halifesi, Sofyanın fethi üzerine Murad Hüdâvendigâra yazdığı mektupta “Sultan-ül-Guzât, El-Mücâhidin” diye hitap ediyordu. Batı dillerinde mutlak anlamda Sultan sözcüğü, yalnız...
Cevaplar
0
Görüntüleme
545
Gulam, İslam devletlerinde kölelerden oluşan, hükümdarı korumakla görevli olan askeri birliklerdir. Osmanlı İmparatorluğunda kapıkulu askerleri olarak devam etmiştir. Gulam, kelime itibarıyla...
Cevaplar
0
Görüntüleme
425
Osmanlı Klasik dönem savaş düşüncesinde,stratejik fakat etkili bir yapılanma vardır. Sefer, Anadolu tarafına ise Rumeli Beylerbeyi sağ,Anadolu sol cenahta, Rumeli tarafına ise Anadolu Beylerbeyi...
Cevaplar
0
Görüntüleme
692
Orhan Gazi otuz üç yaşında Osmanlıların başına geçti. Tahta çıkar çıkmaz, baba dostlarını davet etti. Onlarla dertleşecek, nasihat ve dualarını alacaktı. Hepsi bir araya geldiler. Candan sohbet...
Cevaplar
0
Görüntüleme
982
Bir gün IV. Murad sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri dükkânın önünde dururlar. Dükkân son derece kötü bir durumdaydı ve dericinin hali ise içler acısıydı. İhtiyar derici...
Cevaplar
0
Görüntüleme
860
Kanuni Sultan Süleyman, Haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla sefere çıkmıştı. Ordu, ağır ağır ilerliyordu. Yol dar, hava çok sıcak olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçerken...
Cevaplar
0
Görüntüleme
749
İktidarları dönemlerinde birçok defa kuşatılarak alınamayan, padişahlara bıkkınlık veren 8 bin 336 kilometrekarelik Girit adası, iki padişah döneminde yirmi dört yıl içinde defalarca kuşatıldı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Devrin ailesi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde şehre girer. Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe valiyi selamlar. Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında...
Cevaplar
0
Görüntüleme
772
19. Yüzyılda Almanyanın Mülheim şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasındada Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene nehrin Almanlardaki tarafına geçip mahsulün tümünü...
Cevaplar
0
Görüntüleme
888
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazi Topkapı Sarayına karşılık, yıkılışımızın işareti olan Versay taklidi Dolmabahçe Sarayı Avrupadan alınan borç para ile 9 ton altın ve 41 ton gümüş...
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Üst Alt