Osmanlı'nın Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde göz kamaştıran bir sıçrayışla dünya gücü konumuna yükselmesinde, II. Bayezid döneminin payı unutulmamalıdır. II. Bâyezid dönemi, deniz gücü yaratılması ve askeri anlamda denizcilik politikası belirlenmesi açısından bir başlangıç noktası sayılabilir. Bu dönemde denizlerdeki başlıca rakip, Akdeniz'deki en kuvvetli deniz gücü olan Venediklilerdi. Venedikliler, Akdeniz'deki deniz çıkarlarını yitirmemek için Osmanlı Devleti'ni yıpratıcı hareketlerde bulunuyordu.
Bu nedenle II. Bayezid sorunları kökten çözecek biçimde deniz politikasında değişiklik yapmayı ve yeni kararlar almayı gerekli gördü. Bu kararlar doğrultusunda, kara egemenliğini sürdürmek ve denizlerden gelecek tehlikelere karşı koymak için Akdeniz'de denetim sağlamayı, unun için de ileri üsler elde etmeyi hedef aldı. Garp Ocaklarında yetenekli Türk kaptanları yetiştirildi. Yeni tersaneler yapıldı ve eldeki tersaneler geliştirildi. Daha büyük ve vurucu gücü yüksek savaş gemileri yapıldı.
Göke ve Kalyon sınıfı gemilere uzun menzilli toplar yerleştirildi. Bunun sonucunda Venediklilerin Akdeniz'deki ileri üsleri ele geçirilmiş ve deniz gücü kırılmıştır. Akdeniz'de Osmanlı deniz gücünün gösterdiği bu gelişmenin çok önemli sonuçları oldu.
Osmanlı egemenliği Suriye ve Mısır'dan Fas'a kadar bütün Arap diyarlarını kucaklamakla kalmadı; Portekizlileri Kızıldeniz'den söküp atmayı da başardı.