Devrin ailesi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde şehre girer.
Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe valiyi selamlar.
Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiç bir şey ile ile ilgilenmeyen bir adama takılır.
Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali. Atının üstünden inmeden , vakur ve sert sesli bir ses tonu ile bağırır adama.
''Behey adam, herkes benim şehre girişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerden bile kıpırdamıyorsun?
Perişan kılıklı adam istifini hiç bozmadan, sakallarının uzun saçlarının belli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek:
''Ben hiçim'' der.
Vali daha da hiddetlenir,
''Ne demek hiç, senin bir adın, şanın unvanın yok mu bre adam'' der.
''Senin var mı?'' der bu kez adam.
Vali iyice şaşırır ama cevaplar,
''Gafil adam, nasıl anlamazsın, ben valiyim'' der.
Adam aynı ses tonu ile sorar yine.
''Peki daha sonra ne olacaksın?''
''Sadrazam olacağım.'' der vali.
''Peki, daha sonra?''
''Padişah olacağım.''
''Peki ya daha sonra?''
Kısa bir an duraksar vali ve ''Hiç'' der.
Adam:
''Gördün mü? Sonunda sende benim gibi hiç oldun.''