Peçenekler

Peçenekler

Peçenekler, Selçuklulara karşı Bizans safında savaşmamak için İstanbul Boğazını atları ile yüzerek geçen eşsiz savaşçılardır.

1595963641714.webp

Peçenekler​

Nice yüzyıl geçmişse de aradan
Dünyalılar hâlâ anlamıyordu:
Bu nasıl bir millet, nasıl bir ordu?
Bunca savaş gemisini karadan,
Atlarını denizden yürütüyordu!..
Oysa, fetih muştusundan belliydi
Özenerek yaratmıştı Yaradan…

Selçuk Türklerinin Anadolu’ya yerleşmelerinden, daha sonra Osmanlıların Anadolu ve Trakya’yı bütün imparatorluğun merkezi haline getirmelerinden önce, Orta Asya’dan batıya göçler devam etmiştir. Son büyük göç dalgalarını Peçenekler, Uzar ve Kuman-Kıpçaklar meydana getirdi.

Macarları sürüp, batıya ilerleyen ilk büyük dalga Peçenekler idi. Onarın gerisinden Oğuzlar, Oğuzların gerisinden Kuman-Kıpçaklar, bunların da gerisinden, Sibirya’ya doğru olmak üzere Kimek’ler gelmişti.

Peçenekler​

Peçenekler, Göktürk Hakanlığı’na bağlı, Oğuzların “Üç-Ok” lar kolunu oluşturan 12 boydan biri idiler. Göktürk Hakanlığının çözülmesinden sonra ve yine Oğuz soyundan diğer Türk boylarının baskısı ile, 8. yüzyılın ikinci yarısında, Batı Sibirya’ya çekilmek zorunda kaldılar. Burada da tutunamayıp 860-880 yılları arasında, batıya doğru yayıldılar. 889-893 yıllarında Macarları yurtlarından çıkarıp Don-Kuban civarına yerleştiler. Macarlar Karpatlar’a ve Tizsa Nehri dolaylarına doğru uzaklaşınca onlar da Don Nehri’nden Dinyeper (Özü) Nehri’nin batısına kadar uzanan bozkırlara yayıldılar.

Peçenekler, yayıldıkları bozkırda sekiz boy halinde yaşıyorlardı ve her boyun ayrı bir başbuğu vardı. Yakın komşuları durumuna gelen Kief Rus Knezliğl ile aralarında çatışma eksik olmuyordu. Kief Knezliğine ilk büyük akınlarını 915 yılında yaptılar. Ruslarla komşu olarak yaşadıkları 121 yıl içinde (1036’ya kadar) 11’i büyük olmak üzere birçok akın gerçekleştirdiler. Bunların en önemlisi 968 yılında oldu. Ruslar, Hazar Hakanlığını yıkınca Peçenekler Kief’i kuşatmış, Hazar Hakanlığını yıkan Kief Knezi Svyatoslav’ı ağır bir yenilgiye uğratmıştı.

Rus Knezliği Bizans’ı da tedirgin ettiği için, bu ülke, Ruslara göz açtırmayan Peçeneklerle dostluk kurdu. Böylece Rus Knezliğinin Karadeniz’e inmesi önlenmiş oluyordu.

Peçenekler Balkanlara iniyor​

Fakat Peçeneklerin (aslı Beçenek) doğu sınırları baskı altındaydı. Yine Oğuzların bir kolu olan Uzlar batıya doğru yayılmaktaydı. Bu durum Peçenekleri zayıflattı. Knez Yaroslav, yabancılardan yardım görerek kuvvetlendirdiği ordusuyla Peçeneklere 1036’da ağır bir darbe indirince, Peçenekler daha batıya çekilmek zorunda kaldılar ve bundan sonra akınlarını Balkanlar’a çevirdiler. Bulgaristan, Makedonya ve Trakya’ya akın ettiler.

Peçenek boyları arasında iktidar kavgasının başlaması devletin sonunu getirdi. Başbuğ Turak bütün Peçenek boylarını kendi idaresinde toplamak istedi. Başka bir boyun başbuğu Kegen de aynı şeyi istiyordu. Aralarındaki mücadele sonunda Kegen kendine bağlı olanlarla Bizans’a sığındı. Bunun üzerine Turak Trakya’ya akın yaptı ama yenilerek esir düştü.

Bu olaylardan sonra Peçeneklerden bir kısmı Bulgaristan’a yerleştirildi. Bir kısmı da Bizans ordusunda görev aldı ve ayrı bir birlik oluşturdu. Kısa zamanda Bizans ordusundaki Peçeneklerin sayısı artmış ve önemli bir vurucu kuvvet haline gelmişti.

Peçenekler Atlarını Boğaza sürüyorlar​

Bizans, doğudan Selçuklu Türklerin’in baskısı altında idi. Onlara, ancak onlar gibi savaşçı, onlar kadar cesur kuvvetlerle karşı koyabileceğini biliyor ve bunun için de ordusundaki Peçenek süvarilerine güveniyordu. Bu maksatla 15 bin Peçenek atlısını sallarla, gemilerle Üsküdar’a geçirdi. Peçenek birliği Anadolu içlerine doğru sefere çıkacağını biliyor ama hangi düşmanla vuruşacağını bilmiyordu. Selçuklu soydaşları ile vuruşturulacaklarını öğrenince itiraz ettiler. İktidar için, kendilerine il tutmak için soydaşlarıyla savaştıkları olurdu ama, şimdi kime il kazanacaklardı? Kimin kudretini arttıracaklardı? “Biz soydaşlarımızla savaşmayız” diye Rumeli’ye dönmek istediler.

Fakat Bizanslılar Peçenek atlılarının geçişini engellemek için Boğaziçi’ndeki bütün gemileri, salları kaldırmışlardı. Peçenek Türkleri ise Rumeli’ye geçmeye kararlıydılar. Fazla düşünmediler. Şimdiye kadar hiçbiri nehri, ne kadar coşkun, ne kadar geniş olursa olsun, köprü kurarak geçmemişlerdi. Atlarını, hem de üzerinden inmeden yüzdürmesini biliyorlardı.

Boğazı geniş bir nehir farzeden 15 bin Peçenek süvarisi atlarını denize sürdüler ve halkın şaşkın bakışları arasında, at sırtında yüzerek Rumeli yakasına geçtiler! Askerlerin atları yüreklendiren naraları ve at kişnemeleriyle Boğaziçi, tarihte bir daha görülemeyecek bir gün yaşadı. Halk, giyimleri başka, yüzleri, konuşmaları başka ve atları başka olan bu savaşçıları, uzaydan gelmiş masal yaratıkları gibi, âdeta dilleri tutularak seyretti.

Tarihte Boğazı at sırtında aşan başka bir millet veya ordu görülmedi. Atlarını denizden, gemilerini karadan yürütenler yalnız Türklerdir.

Uzlar​

Macarları yurtlarından sürüp, batıya doğru ilerleyen Peçeneklerin ardından Oğuzların geldiğini söylemiştik. Oğuzların bir kolu olan Uzlar, 1048’den sonra Özü (Dinyeper) bölgesine yerleşmiş, Kief Knezliğinin güney bölgesine yayılmışlardı.

Kief Knezliği öteki knezliklerie birleşerek Uz’lara saldırdılar ve onları bölgelerinden uzaklaştırdılar. Uz’lar daha batıya çekilmek zorunda kaldılar. 1065’te Bizans ve Bulgar direnişini kırarak Tuna ötesine ilerlediler. Peçeneklerin takip ettiği yoldan Selanik ve Peleponez bölgesine indiler.


Peçenekler, Uzların daha fazla ilerlemesine engel oldukları gibi, onları yerleştikleri yerde de rahat bırakmadılar. Bu arada, Uzların bulundukları bölgede salgın hastalıklar da görüldü ve bu yüzden de her tarafa dağıldılar. Bir kısmı Bizans ordusuna katılmak zorunda kaldı. Macaristan’a ve Güney Rusya’ya gidenler oralarda kaldılar ama artık askerî bir güç olmaktan çıkmışlardı. Böylece hem kendileri kırılmış, hem de Peçenekleri Bizans karşısında zayıf düşürmüşlerdi.

Peçenekler toplanıp güçleniyor​

Bir kısmı Bizans ordusunun hizmetine giren Peçeneklerin asıl kütlesi Trakya’da, kendi başbuğlarının idaresinde idi. Toparlanıp güçlenince Bizans üzerine tekrar akın başlattılar. Başbuğları Çelgü, Macar Türklerinin kralı ile anlaştı. Ordularını birleştirerek Bizans’a saldırdılar ve Lüleburgaz’a kadar ilerlediler.

Başbuğ Çelgü bu savaşta yaralanarak öldü. Onun yerine Tatuş başbuğ oldu. Tatuş, Macarlardan başka Kuman Türklerinden de destek aldı. Silistre dolaylarında, İmparator Aleksios’un kumandasındaki Bizans ordusunu bozguna uğrattı. Bu savaştan sonra Peçenekler Edirne ve Keşan’a kadar bütün Trakya ve Filibe dolaylarına hâkim oldular. 1090 yılında Çekmece’ye kadar geldiler. Yine bu yıllarda, Anadolu’da üstünlük sağlamış olan Selçuklu soydaşları ile iyi ilişkiler ve işbirliği içinde bulundular.

Çaka Bey​

Birleşen Türkler artık Bizans’a ağır ve belki de bu imparatorluğa son verecek darbeyi indirebilirlerdi. Çünkü şimdi deniz kuvvetleri de vardı. Oğuzların Çavuldur boyu İzmir’e hâkim olmuş, başbuğları Çaka Bey kuvvetli bir donanma kurarak Adalar Denizi’ne (Ege’ye) hâkim olmuştu. İstanbul’u da zaptetmek için Peçeneklerle anlaşmış bulunuyordu.

Türkler Bizans’ı üç taraftan sıkıştırmış durumda idiler. Edirne’de Peçenekler, Marmara kıyılarında Selçuklular, Adalar Denizi’nde ise Çaka Bey’in donanması, Bizans’ı kıskaç içine almıştı. İmparator Aleksios, bu güç durumdan kurtulmak için Haçlı dünyasını harekete geçirme teşebbüslerinde bulundu. Avrupa’ya ricacı heyetler gönderdi. Bu teşebbüsü, Haçlıların Türk-islâm ülkelerine sefer başlatmalarının sebeplerinden birini oluşturacaktı. Fakat bu, Türkleri durdurmaya yetmezdi. En büyük ümidi, Türkleri Türklere düşürmek, Türklere kendi soylarından bir düşman çıkarmak idi ve bunu da buldu. Bulduğu müttefik Uzların arkasından Balkanlar’a inen Kuman Türkleri idi. Kuman Türkleri yurt edinmek, il tutmak çabası içindeydiler.

Kuman baskını​

Bizans’ın, yurtluk ve büyük imkânlar vaadederek müttefik olduğu Kumanlar, Uzların ardından Balkanlar’a kadar inmişlerdi. Başbuğları Tugur Han, başyardımcısı Bönek idi.

Peçenekler ve Çaka Bey Bizans’a birlikte saldırmak için hazırlığa geçmişlerdi. Peçenekler Meriç Nehri kıyısında karargâh kurmuş, Çaka Bey’in kıyıya yaklaşmasını bekliyorlardı. Fakat Çaka Bey gecikti. Öte yandan, 40 bin kişilik Kuman süvarisi hiç beklenmedik bir sırada Peçenek karargâhına saldırdı ve onları mahvetti (29 Nisan 1091). Peçeneklerin Selçuklu soydaşlarına gösterdiği soy bağlılığını maalesef Kumanlar, Peçenek soydaşlarına göstermemişlerdi. Bunun da birinci sebebi, yukarıda belirttiğimiz gibi, kendilerine il tutmak idi.

Peçenekler, Kuman baskınından sonra dağıldılar. Bir kısmı Macaristan topraklarına yerleşti. Bir kısmı da Uzlar ve Kumanlarla birleştiler. Balkanlar’da kalanlar daha çok Vardar kıyısına yerleşmişlerdir. 11. yüzyılın sonu, Peçeneklerin de sonu oldu.

Peçeneklerden kalanlar​

Yaklaşık üç asır Doğu Avrupa’yı etkileyen Peçenekler, başbuğlarının Büyük Türk Hakanlığı soyundan olmayışı yüzünden, yerleşik bir devlet kuramamışlardır.

Peçenekler Göktürklerin On-ok kolundan ve Oğuz soyundan idiler. Çeşitli kaynaklarda Beçenekler,Patzinak,Badzinag, Peçenyyeğ, Beşenyö adlarıyla anılırlar. Bosniak ve Boşnak adları da Peçenek’ten gelir.

Peçenekler Macaristan’a geldiklerinde Göktürk yazısını kullanıyorlardı. Orta Macaristan’da, Nagy Sent Miklos’ta bulunan altın kapların üzerinde Göktürk yazılı Türkçe kitabelerin Peçeneklere ait olduğu anlaşılmıştır. Bugün Balkanlar’da, Ukrayna’da olduğu gibi Anadolu ve Kafkaslar’da birçok yer adı Peçeneklerden kalmıştır. Peçeneklerin adı, bu bölgelerdeki efsanelerde de geçer.
 
Üst Alt