Büyük Hun İmparatorluğu

Büyük Hun İmparatorluğu

Bu yazımızda, Büyük Hun İmparatorluğu ile ilgili olarak kısa ölçekli ve özet niteliğinde bir içerik hazırladık.

1595878224728.webp

Binlerce kilometre uzunlukta bir kale-duvar olan Çin Şeddi, Hun akınlarını durduramadı.

Bir ayağı okyanusta Öbür ayağı Hazar’da olan dev, Mete Han’ın ta kendisiydi.
Çin duvarında yankılanan ses O’nun askerinin sesiydi:
Üze tengri temür çıda, oklar birle bir bulut,
Başbuğumuz Tanrıkut’tur Tanrıkut’tur Tanrıkut!

Büyük Hun İmparatorluğu​

İlk büyük Türk imparatorluğu’nu, Türk Cihan Devleti’ni, Hun Türkleri kurmuştur. Elbette daha önce de güçlü Türk devletleri vardı. M.Ö. 220 yılında büyük bir imparatorluk haline gelen Hun Devleti’ nin, daha önce M.Ö.318 yılında Çinlilerle bir anlaşma yaptıklarını öğrenmiş bulunuyoruz. Hun Devleti hakkında ilk tarihî belge işte bu anlaşmadır. Hun Devleti’nin bu tarihten çok önce kurulmuş olduğunu bu belge kesin olarak belli etmektedir. Fakat, o eski devir Türk devletlerinin tarihini anlatan başka belgelere bugüne kadar rastlamadık.

Yalnız Alp Er Tunga Destanı, Altın Elbiseli Adam belgesi, Şu destanı, Oğuz Han destanı gibi yarı tarih sayılan destanlardan, Hunlar’a kadar birçok Türk devletinin var olduğunu anlıyoruz. Büyük Hun İmparatorluğu’nun bilinen ilk hükümdarı Tuman (Teoman)dır. Tuman, M.Ö. 220-209 yılları arasında hüküm sürmüş, ayrı yaşayan Türk kavimlerinl kendi bayrağı altında toplamış, Çin’in bazı bölgelerini ve diğer komşu ülkeleri de hâkimiyeti altına almıştır. Çinliler, ardı arkası kesilmeyen Hun akınlarını durdurmak için, bugün Çin Şeddi olarak anılan binlerce kilometre uzunluktaki büyük kale-duvarı yapmaya işte o zaman başladılar.

Fakat Tuman Tanhu (Yabgu), hükümdarlığının sonlarına doğru çok sevdiği eşlerinden birinin etkisinde kalmaya başladı. Bu eşi, Tuman’ın büyük oğlu Mete’nin (Motun’un) üvey anası idi ve veliahdlığa kendi oğlunu getirmek, Tuman Tanhu’dan sonra tahta onu çıkarmak istiyordu. Bu, törelere aykırı idi. “Tanhu da olsa, bu tanhu babam da olsa, Türk’ün töresini değiştiremez” diyen Mete ile babasının arası açıldı. Tanhu, Hun dilinde “yücelik, ululuk” anlamına geliyor ve bugünkü ‘imparator’ deyimini karşılıyordu. Tanhu zamanla ‘Yabgu’ şeklinde söylendi ve daha sonra ‘kağan’, ‘hakan’ şeklinde söylenir oldu.

1595878250700.webp

Mete, hakan oluyor​

Mete’nin emrinde çok disiplinli on bin atlı vardı. Bu kuvvetlerle katıldığı bir sürek avında babası Tuman Tanhu’yu öldürdü ve böylece M.Ö. 209 yılında Tanhu (veya Yabgu) oldu. Asya’da Türk hükümdarları bundan sonra altı yüz yıl süre ile Tanhu (Yabgu) unvanını kullandılar. Mete tahta çıkınca devleti yeni baştan düzene soktu. Kendisinden toprak isteyen Moğol-Tunguz birliğini yendi ve egemenlikleri altına aldı.

Bundan sonra her tarafta sınırlarını genişletmeye devam etti. Türk soyundan bütün toplulukları tek bayrak altında toplayan Mete, ayrıca, İç Asya’da irili ufaklı 26 devleti kendisine bağladı. Çin Şeddi onu durduramamıştı. Mete’nin hükümdarlığı 35 yıl sürdü. M.Ö. 174 yılında öldüğü zaman devletin merkezi Orta Asya, başkenti Ötüken idi. Sınırları kuzeyde Sibirya buzullarına, güneyde Himalaya dağlarına, doğuda Büyük Okyanus’a, batıda Hazar Denizi ve Ural dağlarına kadar uzanıyordu.

Mete’den sonra 14 yıl hükümdarlık yapan oğlu Kiok, 36 yıl hükümdarlık yapan torunu Kün Tanhu bu sınırları korudular. Hunlar çağında bütün Türklerin başı olan Tanhu (yabgu, kağan, hakan) eski Türklerin taptığı Gök-Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi kabul edilirdi. Gök-Tanrı gibi kutsal sayılır, ‘Tanrıkut’ unvanıyla anılırdı. Çin kaynakları Mete’derTsöz ederken, Türkçe deyimle ona “Tanrı kut’u” derler. Bu deyim “Tanrıkut” şeklinde söylendi. “Tanrı kut”, Tanrı’nın yeryüzünde siyasî iktidarla donattığı kişi idi.

1595878270648.webp

Künçin, Çin prensesi ile evlenince imparatorluk çöküyor​

Kiok’tan sonra tanhu olan Kün Tanhu (Künçin), hakanlık sınırını korumuştu ama, onun zamanında çözülme, bozulma başlamış bulunuyordu. Çünkü Künçin (Kün Yabgu) bir Çin prensesi ile evlenmiş, Çin sarayına damat olmuştu. Çin subayları kılık değiştirerek Türk topraklarına daha kolay girmeye başladılar. Bunlar, bir yandan Türklerin savaş taktiğini öğrenirken, bir yandan da Hun prensleri arasında anlaşmazlık çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Türklere vergi vermekten de vazgeçtiler. Bu, ekonomiyi olumsuz şekilde etkiledi.

Künçin’den sonra onun oğlu Hohanyeh, M.S. 58 yılında tanhu (imparator) oldu. Çinli anneden doğma Hohanyeh Çinlilerden yardım istemekle kalmadı, onun himayesini de istedi. Bu bir felâket getirecekti. Bunu anlayan ve Türk anadan olan Çiçi, Hohanyeh’e karşı çıktı, onun tanhuluğunu tanımadı. Bu olay Hunları ikiye böldü ve iki kardeş arasında mücadele başladı.

Çiçi, taraftarlarını toplayarak tanhuluk merkezini ele geçirdi ve tanhu oldu. Hohanyeh ise, kendine bağlı birlikleri alarak, kendisini destekleyen Çin’in kuzeybatı sınırlarına çekildi. Böylece Büyük Hun İmparatorluğu ikiye bölünmüş oldu. Çin sınırına çekilenler Güney Hunları (daha sonra Doğu Hunlan) olarak anıldı ve Güney Hun Devleti’ni oluşturdu. Çiçi’nin etrafında toplananlar ise Kuzey Hunları (daha sonra Batı Hunları) olarak anıldılar ve Kuzey Hun Devleti’ni meydana getirdiler. Böylece koskoca imparatorluk parçalanmış, iki ayrı devlet haline gelmişti.

Kanlarının son damlasına kadar vuruşarak öldüler​

Tanhu Çiçi, devleti güçlendirmek için, egemenlik sınırlarını batıya kaydırmayı uygun gördü. M.Ö. 51 yılında, Tanrı dağlarının kuzeyi ile İşık Göl dolaylarında Vusun’ları yendi. Tarbagatay bölgesindeki Ogur’ları, daha yukarıdaki Kırgıziarı ve irtiş boylarındaki Tinglin g ’leri kendisine bağladı. İki yıl içinde Batı Hunlarını tekrar imparatorluk haline getirdi. Türkistan bölgesine Türk topluluklarını yerleştirdi. Fakat Çinliler, Hunların yeniden kuvvetlenmesini önlemek için saldırıya geçmekte gecikmediler.

70.000 kişilik kendi ordusuna, Hunlardan intikam almak isteyen öteki devletlerin ordularını da katan Çinliler Talaş Irmağı’na kadar geldiler. Burada Çiçi’nin yeni kurduğu başkente saldırdılar. Çiçi ve yanındakiler başkent sokaklarında adım adım,: sonra tanhuluk sarayında oda oda vuruştular Başta Tanhu Çiçi, veliaht oğlu ve hatunları olmak üzere, saray mensubu 1519 kişi, kanlarının son damlasına kadar vuruşarak bağımsızlık uğruna can verdiler.

Tekrar Toparlanıyorlar​

Bu yenilgiden sonra tekrar toparlanmaları uzun sürmeyecekti. Ama artık onlar doğudaki soydaşlarını (Doğu Hunlarını) kurtaramayacaklardı. Kuzey (Batı) Hunları’nın toparlandığını gören Çin, kalabalık ordusunu tekrar harekete geçirdi. Böylece, 30 yıl sürecek yeni bir savaş başladı. Bu savaşlar sonunda, İpek Yolu üzerindeki 50’ye yakın Türk şehrini ele geçirdiler. Bu zengin şehirler arasında Kaşgar, Hami, Yarkent, Hoten gibi büyük şehirler de vardı.

Bu yüzden Hun Türkleri ekonomik ve askerî güç bakımından büyük bir sıkıntıya düştüler. Hunların bu şekilde zayıflamasını fırsat bilen başka bir Türk boyu olan Sienpi’ler, iktidarı ele geçirmek için harekete geçtiler ve böylece yıkılışı hızlandırdılar. Sienpi’lerin saldırısından sonra toparlanamayan Kuzey Hunları, Hazar Gölü’nün doğusuna, Güney Kazakistan bozkırlarına doğru göç ettiler.

Kuzey Hunları’nı yıkan Sienpi’ler, Güney Hunları’nı da egemenlikleri altına almak için saldırıya geçti. Bunun üzerine Güney Hunları’nın tanhusu tamamen Çin’e teslim olmaya karar verdi. Fakat bu kararından dolayı Hunlar tarafından, yani kendi adamları tarafından öldürüldü, isyan eden Hun kabileleri Çin’in tayin ettiği öteki tanhuları da tanımadılar. Bu kabileler artık devletten kopmuş bulunuyorlardı. Sonunda Çinliler 216 yılında son tanhuyu yakalayıp kendi başkentlerine götürdüler ve hapsettiler. Böylece, Doğu Hun Devleti’de yıkılmış oluyordu.

Çin idaresine böyle bir zorlanmadan sonra giren Hunlar yine de varlıklarını korudular. Çin’de iç karışıklık başgösterince, Hun kabileleri birleşti ve kendi bağımsız devletlerini kurmakla kalmayıp, Kuzey Çin’i de egemenlikleri altına aldılar. Bu başarıyı sağlayan 19 Hun kabilesi idi. Bu 19 kabileden biri Tabgaç, biri de büyük Tanhu Mete’nin (Motun’un) kabilesi olan Tuku idi. Tuku kabilesinin başbuğu yavaş yavaş devleti büyütecekti. Kabilelerden bazen biri, bazen öteki iktidarı alacak ve daha ileride göreceğimiz büyük hakanlıklara kadar Türk devletini yaşatacaklardı.

Yurt yitirme acısı​

Çağının en büyük, en güçlü imparatorluğunu kuran ve yüzyıllarca hüküm süren Hun Türklerinin elbette,yüksek bir medeniyetleri, kendilerine özgü kültür ve sanatları, sözlü yazılı edebiyatları vardı. Hun sanatının, âdetlerinin göstergesi olan nice belgeler, bugün dünyanın çeşitli müzelerinde, en çok Leninggrad’daki Ermitage (Ermitaj) Müzesi’nde bulunmaktadır. Çünkü Hunlar’a ait en önemli eserler, bugün Sovyet Rusya sınırları içinde kalan Doğu Altay’da, Balıkgöl yakınındaki Pazırık vadisinde bulunmuştur.

Pazırık Vadisi’nde ve daha başka yerlerdeki Hun kurganlarında (hükümdar ailesine özgü büyük mezarlarda) bulunan tarihî eserler Ermitaj Müzesi’nde toplanmış bulunuyor. (Daha aşağıda bunlardan söz edeceğiz). Bunlardan önce Hun destanlarından söz etmemiz gerekiyor. Destanlar bir milletin en eski geçmişine ışık tutan edebî örneklerdir. Hunların, Gök-Türk yazısının başlangıcı sayabileceğimiz kendilerine özgü bir yazıları olduğu anlaşılıyor. Fakat bu yazı ile yazılmış uzun metinler henüz ele geçmedi. Sözlü edebiyat (destanlar) daha sonraki devirlerde ve daha sonraki Türk yazısı ve diliyle anlatılmıştir.

Büyük Hun İmparatorluğu imparatoru Mete’nin, M.Ö. 2. yüzyılda Çin hakanına mektuplar yazdığı, Çin kayıtlarında belirtiliyor. Bu mektupların bir gün bulunacağını ümit ediyoruz. Yine Çin kaynaklarında, M.Ö. 119 yılında, Türkçe’den tercüme edilmiş bir sagu (ağıt) yahut türkü dörtlüğü vardır ki, bu Altın Elbiseli Adam’ın mezarından çıkan iki satırlık yazıdan sonra, Türk edebiyatının en eski örneği sayılabilir. Hun Türkleri bu saguyu, Çinlilerle yaptıkları savaşta toprak kaybettikleri zaman ağlayarak söylüyorlarmış.

Yukarıdaki bölümde, Hun Türklerinin Çin yenilgisinden sonra nasıl bir üzüntü duyduklarını da gösterdiği için, o sagu’nun Çince’ye tercüme edilmiş parçasını buraya alıyoruz. Şüphesiz bu, Hun ozanlarının kopuzla çaldıkları uzun bir ağıtın sadece dört mısrası idi. Türkler savaş sonrasında ve yoğ törenlerinde bunu söyleyerek ağlıyorlardı. Toprak yitirme acısını duyuran o sagunun Çince’ye ve oradan Türkçe’ye çevrilen parçası şöyledir:

Yen-çi-şan dağını yitirdik,
Kadınlarımızın güzelliğini aldılar,
Silan-şan yaylalarını vitirdik,
Hayvanlarımızın otlağını aldılar.

Büyük Hun İmparatorluğu isimli yazının beğenilmesi temennisiyle.

Kaynak: Türklerin Altın Kitabı
 

Recommended Similar Threads

İslâmiyetten sonra ilk büyük destanı Kırgızlar yazdı ve bu destan bütün Orta Asya Türklerinin müşterek destanı oldu. Kırgızlar Kırgızlar, Asya Hunları zamanında Hun birliğine dahil olarak...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Tabgaç, eski Türkçe’de ‘Ulu, saygıdeğer’ anlamına geliyordu. Göktürkler ‘Tabgaç’ deyimi ile hem Tabgaç Devleti, hem de bu hanedanın hakim bulunduğu Çin ülkesini belirtmiş oluyorlardı. Tabgaç...
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Araplarla müttefik olan Karluklar, İslâmiyetin Çin’e kadar yayılmasına yol açtılar. Karluklar Karluklarda Göktürklerin “On-Ok” kolundan idi. Altaylar’ın batısındaki Kara İrtiş ve Tarbagatay...
Cevaplar
0
Görüntüleme
635
Peçenekler, Selçuklulara karşı Bizans safında savaşmamak için İstanbul Boğazını atları ile yüzerek geçen eşsiz savaşçılardır. Peçenekler Nice yüzyıl geçmişse de aradan Dünyalılar hâlâ...
Cevaplar
0
Görüntüleme
636
Kuman – Kıpçak Türkleri Orta Asya’dan gelip Mısır ve Suriye’de Memlûk Devleti’ni kurmuşlar ve Avrupa’ya göç dalgalarını gerçekleştirmişlerdir. Kuman – Kıpçak Türkleri Türklerin Orta Asya’dan...
Cevaplar
0
Görüntüleme
750
İtil Bulgarları İslamiyeti ilk kabul eden Türk kavimleridir. Bu yazı, İtil Bulgarlarına dair bilgiler vermek amacıyla eklenmiştir. İtil Bulgarları Büyük Bulgarya Devleti‘nin parçalanmasından...
Cevaplar
0
Görüntüleme
646
Bulgarlar – Bulgarya, Ogur Türklerinin birleşerek kurdukları bir Türk devleti idi. Bu yazıda Bulgarlar’a ait detaylı bilgiler verilmektedir. Bulgarlar “Ogur” ve “Oğuz” kelimeleri eş anlamlıdır...
Cevaplar
0
Görüntüleme
469
Türkeş Devleti, diğer adıyla Türgis Devleti, devlet bölünmeler yüzünden ancak 24 yıl yaşayabildi. Türkeş Devleti Türkeşler Göktürklerin On-Ok kolundan idiler. Asıl adları Türgiş (Türkeş)’tir...
Cevaplar
0
Görüntüleme
722
Savaşçılığı, idareciliği ve güzelliği ile meşhur olan Sabarlar kraliçesi Bug-Arık Hatun Bizans’a boyun eğdirmişti. Sabarlar Büyük Hun İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra, kendi boylarının...
Cevaplar
0
Görüntüleme
385
Osmanlı imparatorluğu hakkında tüm detayları Osmanlı Tarihi - Tüm Yönleriyle Cihan İmparatorluğu kategorimizde detaylı olarak ele alacağız. Bu link, Osmanlı İmparatorluğu hakkında referans amaçlı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
403
Üst Alt